Gebelik ve Doğum

Günümüzde gebelik tanısı, klasik olarak β-HCG laboratuvar ölçümleri ve ultrason incelemeleri ile konulur. Bu hormon, döllenmiş yumurtanın rahim duvarına yerleşmesinden bir gün sonra salınmaya başlar, iki gün sonra kanda ölçülecek düzeye erişir. Henüz adet gecikmesi olmadan β-HCG ye bakarak gebelik tanısı konulabilir. Ancak bu şekilde tanı almış gebeliklerin %30-65’i rahimde yuvalanmayı devam ettiremez ve kaybedilir. Buna subklinik abortus, mensturiyel düşük veya biokimyasal gebelik denir.

İmplantasyonun devam ettiği olgularda, gebelik başarıyla sürecek ise β-HCG değeri her iki günde iki katına çıkacak biçimde salgılanır. Bu artış 10. haftaya kadar böyle devam eder. Bu dönemde β-HCG seviyesinin iki gün aralarla yapılan takiplerinde artışlar %66 dan az ise, gebelik dikkatle takip edilmelidir. Bu tip gebeliklerde dış gebelik, düşük olasılığı, trisomi 18 gibi genetik anomaliler düşünülmelidir. Aksine; β-HCG artışı beklenenin çok üstünde seyrederse, akla komplet Moller yani fetal oluşumda gelişen tehlikeli hastalıklar gelmelidir. Dr Aral Özbal

    Kanda β-HCG 5.Ü üzerine çıktığı zaman gebelik var demektir. İdrar tetkiklerinde gebeliğin oluştuğunu göstermek için β-HCG’nin 25.Ü seviyesini aşması gerekir. Kanda yapılan gebelik testleri idrarda yapılanlara oranla 5 kez daha hassastır.

  • Β-HCG kanda 1500-2000 Ü düzeyine ulaştığında gebelik kesesi ultrasonda görülebilir.
  • Β-HCG kanda 6500 Ü düzeyine ulaştığında fetal kalp atımları olan embriyo ultrasonda izlenebilir.
  • Β-HCG kanda pozitifleşmeden gebeliğin oluştuğunu daha doğrusu zigotun oluştuğunu PAPP-C (EPF) ölçerek de anlamak mümkündür. Bu rutinde kullanılan bir test değildir.
  • Gebelik tanısında kullanılan bir diğer hormon ise progesterondur.
  • Ultrason sadece gebelik tanısında değil, gebeliğin takibinde ve beklenen doğum tarihinin hesaplanmasında kullanılır.
tr_TRTurkish