Gebelik Öncesi Danışmanlık

Gebelik planlayan her anne adayının hamile kalmadan önce bir kadın doğum uzmanına başvurması sağlıklı bir gebelik, doğum eylemi ve doğum sonrası için önemlidir.
Amaç anne adayının doğumdan önceki risk faktörlerini saptamak, gebelik sırasında ortaya çıkabilecek bir rahatsızlığı önceden tespit edebilmek ve bu risk faktörlerini kontrol altına aldıktan sonra gebeliği planlamaktır. Bu şekilde sorunsuz bir gebelik ve sağlıklı bir doğum sağlanabilir.

Gebelik öncesi bakım bir takım metabolik, kronik ve kalıtsal hastalıkların önceden belirlenerek erken müdahale edilmesini ve daha sonra oluşabilecek gebeliğin daha rahat koşullarda takip edilmesini sağlar. Gebelik öncesi danışmanlık ile bazı gebelik komplikasyonları ve doğumsal anomaliler önlenebilir.
Gebelik öncesi bakımda aşağıdaki konular mutlaka gözden geçirilmelidir.

Düşük öyküsü, annenin geçirdiği enfeksiyon hastalıkları, tiroid hastalıkları gibi otoimmün bir hastalığın varlığı, rahmin şekil bozukluğu araştırılmalıdır. Adet düzeninin sorulması da çok önemlidir. İnsüline bağlı diabeti olan ya da otoimmün bir hastalığı olan kadınlar önceden uygun tedavi aldıkları takdirde bebeklerinde doğumsal anomali olasılığı azalarak gebeliği terme kadar devam ettirebilirler.

Özellikle çiftlere taşıyıcılık taraması yapılması önemlidir. Taşıyıcılık durumları varsa gebelikte gerekli testler yapılmalıdır. Bu konuda özellikle beta-thalasemi, alfa-thalasemi, orak hücreli anemi ve kistik fibrozis tarama testleri yapılmalıdır. Ailede Frajil X ve Down sendromu gibi risk faktörleri mevcutsa genetik danışmanlık için yönlendirilmelidir.

Gebelikte sorun olabilecek anatomik bozuklukların ve hastalıkların önceden tespiti sorunsuz bir hamilelik için oldukça önemlidir.

Kızamıkcık (rubella) için gebelik öncesi tarama testi yapılarak gebelikte rubellanın neden olduğu konjenital rubella sendromu adı verilen çok sayıda fetal anomaliler ile seyreden hastalık önlenebilir. Önceden kızamıkçık geçirmemiş ve bağışıklığı olmayanlara kızamıkçık aşısı yapılmalıdır.

Canlı bir aşı olduğu için Kızamıkcık aşısını takiben üç ay gebe kalmaması önerilerek etkin bir doğum kontrol yöntemi kullanması sağlanmalıdır.

Hepatit B virüsü (HBV) taraması mutlaka yapılmalıdır. HBV için doğal bağışıklığı tespit edilmeyenlere hepatit aşısı yapılmalıdır. HBV ile enfekte olan gebelerin çocuklarında kronik HBV taşıyıcısı olma olasılığı yüksektir.

Tüberküloz yönünden BCG aşılama öyküleri sorulmalı ve ailesinde tüberküloz olan ya da risk taşıyan kadınlara tarama testi yapılmalıdır

CMV (sitamegalovirüs): Özellikle sağlık çalışanları ve bebek bakıcılarına tarama testi tavsiye edilmektedir. CMV enfeksiyonu önceden geçirilse bile bağışıklık sağlamaz. Bebeği etkilediği takdirde beyin, gözler, karaciğer, dalak, kan ve deriyi etkileyerek hasar bırakabilir.

Toxoplazmozis: Çiğ ve az pişmiş etlerden ve kedi atıkları ile temastan geçebilir. Gebe kalmadan önce toxoplazmozis taraması yapılarak önceden bağışıklık olup olmadığı tespit edilmelidir. Önceden bağışık olmadığı takdirde gebe adaylarının gebelik boyunca daha dikkatli davranmaya, çiğ et yememeye, kedilerden uzak durmaya ve hijyen kurallarına çok dikkatli uymaya özen gösterilmelidir.

Varicella antikor taraması yapılarak suçiçeği geçirmemiş tüm yetişkinlerin aşılanması ve böylece bağışıklık kazanmaları tavsiye edilmelidir.

HIV: AIDS taraması isteğe bağlı olarak her kadına uygulanmalıdır.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, Sifiliz, gonore, klamidya taraması yapılmalıdır.

Fetal risk taşıyan ilaçların kullanılmaması gerektiği anlatılmalıdır.

Örneğin, gebelikten önce akne tedavisinde yaygın olarak kullanılan isotretinoin (Accutane), yüksek derecede teratojenik olduğundan kesinlikle kullanılmamalıdır. Bu ilaç yüz ve beyinde, kalp damarlarında %20 oranında malformasyonlara neden olabilir. Gebelikten önce antikoagülan olarak kullanılan Warfarin (Coumadin)’e bağlı Warfarin embriyopatisi adı verilen anomaliler ortaya çıktığı için bu ilaç gebelikten önce bırakılmalı ve fetüse zarar vermeyen heparin tedavisine geçilmelidir.

Gebe kalmaya engel olan doğum kontrol ilaçları ile implantların fetüs üzerine herhangi bir olumsuz etkisi tesbit edilmediği halde, gebelik planlandığında bu ilaçların kesilmesi, implantın çıkartılmasını takiben bir adet siklusu bekledikten sonra gebe kalmaları tercih edilir.

Vaginal uygulanan sperm öldürücü jeller ya da fitillerin embriyo üzerinde olumsuz etkisi tespit edilmemiştir.

Epilepsi nedeniyle antikonvülsan ilaç kullanan kadınların en az iki yıl nöbet geçirmedikleri kanıtlandıysa bu ilaçlar kesilmelidir. Eğer bu ilaçlar kesilemiyorsa en az yan etkisi olan ilaç tercih edilmelidir.

Çok düşük ve çok yüksek kilolu kadınlar gebelikte risk altındadır. Gebelik öncesi anoreksia nervoza ya da bulimia anamnezi olan kadınlar psikolojik danışma almanın yanısıra, beslenme eğitimi için sıkı diyetisyen kontrolü altında olmalıdır.

Gebelikten önce ve sonra folik asit kullanımı, fetüste nöral tüp defekti (NTD) olarak bilinen omurganın çeşitli kısımlarında açıklık olma riskini azaltmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu gebe kalma yetisi olan tüm kadınlar günde 0.4 mg. folik asit kullanmalıdır. Geçmişte NTD’li doğum yapmış tüm kadınlar gebelikten bir ay önce başlamak üzere gebeliğin ilk üç ayı boyunca günde 4 mg folik asit kullanmalıdır. Permisyöz anemi denilen bir çeşit kansızlık durumunda folik asit kullanılmamalıdır.

Fenil alanın kan düzeyi 20 mg/dl’ ni üzerinde fenilketonurisi olan kadınların çocuklarında zekâ geriliği, mikrosefali olduğundan, gebeliğin başlangıcından itibaren kanda fenilalanın seviyesini düşüren sıkı bir diyetin fetal anomali riskini azaltacağı düşünülmektedir. Gebe kalmayı planlayan tüm kadınlar yeme bozukluklarını düzeltmeli, özellikle A vitamini içeren multivitamin preparatı kullanmaktan sakınmalıdır. Retinoik asit ve A vitamininin sentetik derivesi olan isotretinoin, teratojenik etkisi kanıtlandığından kullanılmamalıdır.

Gebe kalmayı planlayan hastanın sosyal çevresi ve yaşam stili önemli olup, doğacak bebeğin yaşantısını yakından ilgilendirebilir. Örneğin civa veya kurşun gibi ağır metallere maruz kalmak, organik çözücüler, pestisidler v.s. fetüs üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Prekonsepsiyonel alkol, tütün kullanımı fetüs üzerinde zararlı etkileri olmakla birlikte ne kadar dozun nasıl bir yan etki yarattığı konusu kesin değildir. Tüm hastalara alkol, tütün ya da bağımlılık yapıcı bir madde kullanıp kullanmadığı sorulmalıdır. Gebelik öncesi danışmanlık hizmeti sırasında bu maddeleri kullandığı tesbit edilirse fetüs üzerinde olabilecek yan etkileri ve zararları tartışılmalıdır. Tütün kullanımı, düşük doğum ağırlıklı bebek doğumuna neden olabilir. Kokain kullanımı, erken doğum, plasentanın erken ayrılması gibi çeşitli komplikasyonlara yol açmaktadır.
Gebelikte günde üç fincandan fazla kafein tüketilmesi halinde düşük ve gelişme geriliği oranları arttığı kanıtlandığından gebe kalmadan en az üç ay önceden kafein kullanma oranı azaltılmalıdır.
Gebeliğe karar verdikten sonra gebelik oluşumunun ilk aylarda olmaması strese sokmamalıdır. Stres ve endişeden uzak durmalısınız.

Gebelik öncesi önerilen laboratuvar testleri:

1- Pap smear

2- Tam kan sayımı

3- Kan grubu ve Rh faktörü

4- Tam idrar tetkiki

5- Rubella taraması

6- Toxoplazmozis

7- Tiroid Hormonları

8- HIV

9- Hepatit B ve C virüsü taraması

10- Sifiliz taraması.

 

Hamile kalmayı düşünüyorsanız, şu andan itibaren hamileymişsiniz gibi davranın…

İdeal olan tam olarak hazır olduğunuzda hamile kalmaktır…

Make an Appointment
tr_TRTurkish